İlk fotoğrafını 1988 senesinde görmemle hayran olmuştum. İlerleyen senelerde otomotiv ve mekaniğe karşı olan ilgimin artmasıyla bu araca olan hayranlığım katlandı. Nihayetinde 95-97 senelerinde bilfiil bir replikasıyla haşır neşir olmamla bu efsaneye kıyısından da olsa dokunmuş oldum.
Tarihçe
Cobra efsanesini anlayabilmek için zamanının şartlarını değerlendirmek gerekir. 1950'lerde okyanusun iki tarafında da otomobil yarışları ve rekabet kendi kurallarına sahipti. Amerika kıtasında büyük bloklar ve yüksek beygir güçleri kazanan tarafı belirlerken kıta Avrupa'sında yol tutuş ve viraj kabiliyetleri kazananı belirleyen faktörleri oluşturmaktaydı. Cobra, bu iki unsuru yaratıcısı Carroll Shelby sayesinde tek potada eritip kazananı belirlemekle kalmayıp, ilerleyen senelerde yarış teknolojisine de yeni bir yön vermiş oldu. Bu muzaffer formülü iki ana başlıkta incelemek gerekirse;
AC Ace:
20 beygirlik ilk Touring arabasını 1903 Crystal Palace Motor Show'unda Weller adı altında tanıtan Londra West Norwood konuşlu Weller Kardeşler firmasının 1911 senesinde Auto Carriers Ltd. ismini almasıyla meşhur AC markası ve dolayısıyla logosu doğmuş oldu. Birinci Cihan harbini izleyen senelerde üretmiş olduğu üstten egzantrikli altı silindirli motoru Volkswagen boxer motorundan sonra tarihin en çok üretilen ikinci motoru ünvanını kazandı.
İkinci Cihan Harbi sonra 1947 senesinde tekrar üretime geçen AC firması bir süre halk tipi araçlar ürettikten sonra İngiliz motorsporlarında gelenekselleşen "roadster" kavramına uygun arabalar üretmeye yöneldi.
Roadster tanım olarak iki kişilik üstü açık (tavanı sökülebilen, açılır kapanır mekanizmaya sahip olmayan), yan ve arka camlara sahip olmayan spor araçları betimlemektedir. Buradaki amaç sürücüye sürüş hissini mümkün olan en katıksız biçimde hissettirmektir. Dönemsel olarak spider, spyder veya speedster olarak da tanımlanmaktadır. Günümüzde lüks kavramının gelişmesiyle açılır kapanır tavanlı (hard-top, soft-top) araçlar da roadster olarak adlandırılmış olup bu kavram sulandırılmıştır. Ama 1950'lerde bu kavram safkan yol arabaları için belirleyici bir unsur olmaktaydı.
1953 senesinde AC, John Tojeiro tarafından tasarlanan hafif şasiye 2 litre Weller motorunun adaptasyonuyla efsanenin ilk adımı olan Ace modelini üretti. Akabinde araba satıcısı ve yarış şöförü (zamanının başarısı kanıtlanmış formulü, bkz. Frank Williams) Ken Rudd, sahip olduğu Ace modeline savaş öncesi BMW tarafından tasarlanıp Bristol tarafından üretilen 135 beygirlik altı silindirli motoru entegre edip ilk performans testlerine başladı. Bu kombinasyon 1957'de AC Ace-Bristol adı altında üretim bandına girdi. Bu şekilde Ace 1957 ve 58 senelerinde Le Mans'da yarıştı.
1961 senesinde Bristol motor üretimini durdurunca Ken Rudd bu sefer Ace'e Ford Zephyr'den alınma 6 silindirli motoru entegre etti. Raymond Mays 12 valfli alaşım üst kapak ve Weber karbüratörlerle teçhiz edilen motor net 170 beygir vermekteydi. Daha sonra AC Ace 2.6 olarak adlandırılacak bu modelden yalnızca 37 adet üretilmiş olup çoğu kişi tarafından en şık Ace modeli olarak nitelendirilmektedir. Zephyr motorunu takabilmek için AC, şasiyi tadil etmiş, direksiyon kutusunun yerini ve aracın burnunun şeklini komple değiştirmiştir. Bu göze batan değişiklikler zaman zaman yanlışlıkla Carroll Shelby ile bağdaştırılmıştır.
Carroll Shelby:
11 Ocak 1923 Texas doğumlu Carroll Hall Shelby, İkinci Cihan Harbinde uçuş eğitmeni ve test pilotu olarak görev yaptıktan sonra 1950'lerde amatör olarak başladığı motorsporları kariyerine profesyonel olarak Cad-Allard, Aston Martin ve Maserati takımlarında sürücü olarak devam etmiştir. Donald Healey için yarışırken özel tadil edilmiş Austin-Healey 100S ile 16 Birleşik Devletler ve Uluslararası hız rekorunu kırmıştır. 1959 yılında Aston Martin takımında takım arkadaşı Roy Salvadori ile 24 saatlik Le Mans yarışını kazanmıştır. 1956 ve 57 yıllarında Sports Illustrated tarafından yılın sürücüsü seçilmiş ve 1958 ile 59'da Formula 1 yarışlarına katılmıştır.
1959 senesinin sonlarında sağlık nedeniyle yarış kariyerine nokta koymuş ve Shelby-American firmasının yanı sıra bir yarış okulu kurmuştur. Allard ile yaşadığı deneyimler ışığında (İngiliz şasi, Amerikan motor, dolayısıyla hafif şasi ve yüksek beygir kombinasyonu) benzer bir denemeyi hayata geçirmeye karar vermiş ve şasi seçimini AC Ace üzerine yapmıştır. 1961 AC firmasına V8 kabul edebilecek yapıya uygun olarak tadil edilmiş bir AC Ace şasisi siparişi vermiştir. Şasi antlaşmasını yaptıktan sonra ilk olarak Chevrolet firmasının kapısını çalmıştır motor için. Halihazırda yarışan Corvette'lere rakip yaratmamak adına Chevrolet firması Shelby'nin motor isteğini geri çevirmiştir. Bunun üzerine Corvette'lerin karşısında yeni küçük bloklu ve hafif motorlarını denemek isteyen Ford'a başvurmuştur. Ocak 1962'de Thames Ditton'da AC mekanikerleri CSX0001 koduna sahip prototip şasiyi 221ci ( cubic inch ) Ford V8 motor ile teçhiz edip gerekli şasi modifikasyonlarını yapmışlar akabinde motoru söküp söz konusu şasiyi hava yoluyla Amerika'ya Carrol Shelby'ye 2 Şubat 1962'de yollamışlardır. Sekiz saatlik bir çalışmayla şasiye Ford'un 260ci HiPo (4.2L) motoru ve aktarma organları takılıp performans testlerine girişilmiştir. Bu esnada motorun hacminin büyümesinden dolayı ön takımda komple düzenlemelere gidilmiş, direksiyon kutusunun yeri bir kere daha değiştirilmiştir. Bunun yanı sıra araçtaki en önemli modifikasyon güçlü Ford V8 motoruna dayanabilecek daha sağlam bir diferansiyelin şasiye monte edilmesi olup bu gücü kontrol altına almak için E-Type Jaguar'larda kullanılan fren sistemi araca eklenmiştir. İlk 75 Cobra Mark I 260ci'lik motorla teçhiz edilirken izleyen 51 araç 289ci (4.7L) motorla donatılmıştır. 1962'nin sonuna doğru AC firması adadaki Ace üretim hattını kapatırken Birleşik Devletlerde Cobra Mark II doğmuştur. AC'nin şef mühendisi Alan Turner direksiyon ve süspansiyon sistemlerini komple baştan tasarlayıp MkII'yi ortaya çıkarmıştır. Bu modelde MGB'den alınma direksiyon kolları ve VW Beetle'dan "ödünç" alınan direksiyon çubuğu kullanılmıştır. Bu tasarım 1963'ün ortasına kadar pistlerin tozunu atmış, Carroll Shelby'nin iddialarını kanıtlayıp Corvette Katili olarak ünlenmiştir. Amma velakin başarı beraberinde daha dişli rakipleri de getirmiştir. 1963 ilkbaharı itibariyle Birleşik Devletler yarış pistlerinde boy göstermeye başlayan Ferrari'ler yarış tarihinde "Cobra-Ferrari" savaşı olarak geçen üzerine kitaplar yazılmış dönemi açmıştır. 289 Cobra ve Ferrari GTO; öyle bir noktaya gelmiştir ki olay bizzat Enzo Ferrari ve Carroll Shelby basın yoluyla ağız dalaşlarına girmiştir. Bir tarafta kırmızılar, zamanı için oldukça ileri teknoloji komple aluminyum hafif bir motor ( V12, 3000cc 290 beygir/8000 rpm) ve kusursuza yakın bir aerodinamik form, öbür tarafta esasen kamyonet için tasarlanmış devasa bir motor ( V8, 4772cc, 380 beygir/ 6000 rpm ) ve onu çevreleyen İngiliz tasarımı aerodinamikten nasibini almamış küçük bir karoser. Bu savaş sürerken üçüncü cephe de Chevrolet tarafından Corvette Grand Sport'la açılınca yarış pistleri mekanik ve cesaretin sınandığı arenalar haline gelmiştir.
Bu girilen prestij savaşında 1964'ün sonlarında geriye düşmeye başlayan Cobra MkII'ler Carroll Shelby'i yeni arayışlara itmiştir. Çözüm daha büyük bir motordur ve ilk deneme 390ci lik bir motor üzerine yapılmıştır. Aşırı güç yüklemesi nedeniyle araç kullanılması imkansız hale gelmiş bu nedenle şasi baştan elden geçirilmiştir. 3 inçlik şasi boruları 4 inçe çıkarılmış, komple amortisör sistemi baştan tasarlanmış, geniş lastiklere yer açmak amacıyla çamurluklar şişirilmiş ve bu altyapıya 427'lik (7.0 litre) Ford motoru eklenmiştir. Bu seri Mark III olarak adlandırılmış Carroll Shelby'e Ferrari'lere tekrar meydan okuma şansı vermiştir. Bu savaşın ilerleyen evrelerinde Shelby Daytona doğmuş ve yarışta aerodinamik dezavantajından kurtulmuştur Amerikalılar. Günümüzde bu günleri görmüş olan az sayıdaki cadde kullanımına uygun 427 Cobra'ların değeri 1.5 milyon civarı olup yalnızca 5+1 (altıncı araba 30 sene kayıp ilan edilip bir depoda bulunmuştur) adet üretilen Shelby Daytona'ların değeri 4-5 milyon dolar civarındadır.
Shelby Automobiles firması bugün CSX 4000 serisi adı altında isteğe özel olarak 427 Cobra'ları başlangıç fiyatı 40 bin dolar olmak üzere üretmeye devam etmektedir.
Carroll Shelby, Cobra ismini 1965'te Ford'a satmış, izleyen dönemde başka bir efsane olan Ford GT40'ı geliştirmiştir.
Son 20 senedir kit car piyasasında en çok rağbet gören üç replikadan biri Cobra'dır (diğerleri 550 Spyder; James Dean'in içinde öldüğü araba ve 356 Speedster'dir).
Kitler
İlk Cobra kitim Academy'nin çıkarmış olduğu 1/25 ölçekli 289 modeliydi. Akabinde 427 arama çabalarım HLJ'de Fujimi'nin kitini görünce sonlandı. Bu modeli koleksiyonuma kattıktan seneler sonra Revell'in 427 kitini Ankara Hobbytime'da görüp alınca 427'lerimi çiftlemiş oldum.
İlk olarak Fujimi;
1/24 olup 2500 yen gibi bir fiyata sahip olan model halen üretimde olan CSX 4000 serisi baz alınarak üretilmiş. Model 11'i saydam parça olmak üzere 122 parçadan ve 4 adet lastikten oluşuyor. Kupa parçaları beyaz, motor ve amortisörler gri, jantlar ve aksesuarlar krom, geri kalan parçalar ise siyah plastiğe basılmış. İnce bir detay olarak cam çerçevesi mat aluminyum renginde verilmiş.
Gövde ince kalıp izleri haricinde temiz verilmiş. Far yuvalarının tam olarak verilmesi bir artıyken alt ve yan ızgaraların gövdeyle bir verilmesi hayal kırıklığı yaratıyor. Özellikle yan ızgaraların temizlenip gerçeğine daha uygun yapılması gerekmekte. Motor kaputu ve bagaj kapağının ayrı verilmiş olmasına rağmen modelden çıkan menteşe sistemi bu parçaları hareketli yapmayı engeller nitelikte.
7.0 litrelik V8 motorunun detayları oldukça tatminkar olmakla beraber düzgün kablolama istemekte. Blokların üstünde ister istemez gözlerin aradığı Shelby logolarına yer verilmemiş, onun yerine klasik Ford 427 logoları dekal olarak verilmiş.
Amortisörler ve yaylar klasik tek parça verilmiş, daha detaylı bir sunum için baştan elde yapmakta fayda var. Şasi yarış modeliyle ortak olduğu bu cadde versiyonunu modellemek için ufak tefek kesim işlerine ihtiyaç duymakta, bu detaylar planda belirtilmiş.
Kokpite gelirsek, modelin bence en büyük eksikliği burada iki detayda ortaya çıkmakta. İlki zeminin vesaire dümdüz verilmiş olması, döşeme yapmak şart. İkinci en büyük eksikliği ise CSX 4000 lerin karakteristiği olan ön panelin sağına denk gelen büyük ebatlardaki Carrol Shelby imzası. Bu imza yerine model daha küçük bir kayıt plakasını dekal olarak sunmuş. Yangın söndürücünün verilmesi ne kadar isabetliyse de olmazsa olmaz emniyet kemerleri kitten çıkmadığı için elde yapmak gerekmekte. Bütün göstergelerin bağımsız dekaller olarak verilmiş olması ise ufak bir çabayla ön paneli oldukça canlı hale getirebilecek nitelikte.
Farlar, stoplar, sinyaller çerçeveleri ve saydam parçaları ayrı verilmek suretiyle gruplandırılmışlar. Amerikan arabalarında bu detayları boyayla vermeye çalışan bünyelere ilaç niteliğinde.
Ve dekaller. İki adet Japon plakası haricinde plaka vermemesi bir nevi şaka olsa da ön cama CSX 4000 yazısını vermesi hoş bir detay. Öte yandan bu araçların karakteristiği olan Le Mans çizgilerini ve numara dairelerinin sararma eğiliminde olması can sıkmakta. CSX 4000'ler fabrika renkleri belli olduğundan ve bütün bu seriye mensup araçlarda bu çizgilerin olması gibi bir zorunluluk olmadığından kelli sararan dekallerden kurtulmak da olası.
Ve Revell kit;
Fujimi'nin aksine Revell baz model olarak 1965-73 periyodunda yarışan 427'leri almış. Model 8'i saydam olmak üzere 111 parçadan oluşuyor. Jant vesairelerin olduğu çerçeve kroma basılı olup kitin geri kalanı beyaz plastiğe basılmış.
Kupa ince kalıp çizgileri taşımakta. Yan ızgaralar gövdeye basılı verilmiş dolayısıyla boşaltılıp baştan yapılması gerekli, öte yandan ön alt ızgarada bu işlem tekrarlanmamış. Bagaj kapağı Fujimin aksine direkt kapalı olarak verilmiş. Öte yandan kupada ciddi oran oran sorunları mevcut. Bagaj kapağı gereğinden daha uzun, keza motor kaputu arkaya doğru gözle görünür oranda uzun. Kokpit mahali ise Fujimiyle karşılatırınca ciddi oranda büyük. Bunlara arka çamurlukların oranının yanlış olması eklenmekte. Tek başına durumu kurtarsa da kazara Fujimi kitle yan yana sergilenmemesi modelin hayrı açısından iyi olacak nitelikte. Toplam uzunluk ve genişlik olarak ölçüleri doğru olması kupanın yegane artısı keza yakıt deposunun yuvası da gereğinden fazla büyük. Kaputun menteşe sistemi ise açılıp kapanmasına olanak sağlamakta.
Şasi mümkün olan en az parçayla verilmiş. Fujimi kitte şasi takozları bile ayrı verilmişken Revell amortisörleri bile destek kirişleriyle beraber dökmüş.
Motor tatminkar denilebilir, COBRA 427 yazısı detay olarak silindir korumasında göze çarpmakta. Doğru kablolamayla şık sonuçlar almak olası.
Kokpit detay olarak Fujimi'yle aynı özellikleri taşımakta, döşemelerin ve emniyet kemerlerinin yokluğu direkt göze batmakta.
Krom parçalar biraz kalın bir kaplamaya sahip olmakla beraber durumu kurtarır nitelikte.
Kitten yarış tipi ön cam çıkmasına rağmen kutuda cadde tipi ön cam da ( kullanılmayan parça olarak belirtilmiş ) mevcut. Dönemin yarış trendi bu tip roadster'ları aerodinamik açıdan rahatlatmak için yarışlarda geçici tavanla teçhiz etmek olsa da Cobra'lar o tip tavanlarla 161 mile ulaşırken bu yarım pleksi cam ve üstü açık şekilde 173 mile kadar hızlanmaktaydı bilgisini de arada vermek gerekmekte kanımca. Bu camın yanı sıra kokpitin geri kalanını kapamak için verilen branda da detay olarak materyelini başarıyla yansıtmakta.
Logo tampon gibi detayların iptalini hangi versiyona göre yapacağınız planda bu aşamalarda oldukça net olarak belirtilmiş.
Kutudan çıkan dekallerle Production National Championship 73 serisinde 2 kapı numarasıyla yarışan metalik petrol yeşili Cobra'yı veya aynı şampiyonada 1965 senesinde yarışan 11 kapı numaraları tipik lacivert üstü beyaz Le Mans çizgili aracı yapabilmektesiniz. Dekaller kalite olarak son dönem Revell kitlerine yakışır düzeyde.
Revell kit oran hatalarına rağmen piyasada bulunabilecek en düzgün 427 Cobra kitlerinden biri ama kalite ve doğruluk olarak Fujimi ondan çok daha ilerde.