Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım | |
Kayıt Ol Giriş |
Tayyareler | |
Modelsitesi Forumu : Plastik Modeller : Tayyareler |
Konu: 48 Italeri F-16 (2.El yapım) | |
<< Önceki Sayfa 2 |
Yazar | Mesaj |
Burak Öztan
Üye Kayıt Tarihi: 18/08/2005 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 682 |
Gönderim Zamanı: 29/08/2006 Saat 02:10 |
Gelen cevaplardan bu pylonun yakıt tankı için olmadığını anladım. :)
O halde pylonu sökerek,şimdilik ortadaki yakıt tankına pylonu gelene kadar bay bay diyelim. Camdaki sorunu halletmeye çalışayım. |
|
HYAMAN
Üye Kayıt Tarihi: 20/08/2005 Konum: Turkey Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 470 |
Gönderim Zamanı: 29/08/2006 Saat 02:55 |
"Bu arada F-16 Viper nasıl bir uçaktır" F-16 Fighting Falcon uçağın resmi adıdır."Viper" pilotların taktığı isimdir.Uçağa "Fighting Falcon" veya daha nadiren de olsa "Electric Jet" demek çok kullanışlı olmadığında USAF pilotları bu adı yani "Viper" uygun görmüşlerdir.Eğer yanılmıyorsam bu "Viper" adı "SavaşYıldızı Galaktika" dizisindeki tek kişilik avcılarında adıydı.O zamanlar bu diziden esinlenme olmuş sanırım.Böyle birşey duymuş veya okumuş gibiyim. |
|
There is a very fine line between "hobby" and "mental illness."
|
|
Viperman
Üye Kayıt Tarihi: 25/05/2006 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 187 |
Gönderim Zamanı: 29/08/2006 Saat 04:52 |
benim de duydugum bir hikaye var,
bildiginiz uzere "viper" ingilizce engerek yılanı anlamına gelir. Bir grup F-16 sırayla taksi yaparken uzaktan yılanı andırdıgı için boyle bir sism verildigini duymustum. ben pek begenmedim hikayeyi ama yeri gelmişken anlatayım:) |
|
Muratti
Üye Kayıt Tarihi: 20/08/2006 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 623 |
Gönderim Zamanı: 29/08/2006 Saat 07:12 |
Orjinalini yazan: Nahit
demekki benim hafızam idris bey ve sizinki kadar değilmiş kusura bakmayın Nahit Bey, lütfen; kusur, bizim fikir ileri sürenleri ve savunanları kusurlu gördüğümüzü sanmaktır. Estağfurullah... Lütfen rahat oln; ben de, her ne kadar mümkün görmüyorsam da diğer dostlarımız (hele Akhilleus ve İdris Bey) da yanlış hatırlayabilir; palavra dolu internette kafadan atma bilgileri gerçek diye toplayabilir ve inanabilir. Size bir hikaye anlatayım kısaltarak: 1988 yılı filan; bir ağabeyimiz var ismi lazım değil bir yer hizmetleri firmasında. Herkes ona "astsubayım" der gezer. Adamcağıa yaş haddine devam ediyor belli ki o sıralar 58-60 civarında. (Allah yaşıyorsa uzun ömür, vefat ettiyse rahmet ve nur versin) C-47' lerde filan yaşadıklarını öyle bir anlatıyor ki ağzım açık hayranlıkla dinliyorum. Daha neler neler; F100' ler, F84' lerden filan anlatıp duruyor. İşin garibi anlattıkları da hayli doğru ve yerinde. Tabii ara sıra hikaye "garipleşince" itiraz edip "abi nasıl yani?" dediğimizde ustaca kıvırp bize itirazımızı unuttururdu... Bir akşam gece nöbetine geldik. O gece trafik de yok; oturduk yamacına, çaylar ve pek popüler olan "neskaave" ler geldi ve baba başladı anlatmaya : Aynen onun ağzından aktarıyorum : "Birgün Erkilettden kalktık. Ankara Güvercinlik' e gidip Paşa' yı alacağız. Arkadaşlar, bir oraj var anlatsam inanmazsınız. E tabi Dakota tayyaresi irtifa alamaz... Pilot yarbay dedi "astsubayım malların bağlarını sıkıla içinden geççez başka çare yok". Ben daha iki paleti sıkıladım ki kıyamet koptu. Ben bir tavana vurdum bir tabana. Meğer uçak 2000 fit irtifa kaybetmiş! " Bu esnada biz birbirimize filan bakıp kaş kaldırp dudak büküyoruz. Baba süttozlu neskaavesinden fırt çekip devam ediyor: "Ah belim vah bacağım demeye kalmadı yarbay bağırdı: Astsubayım 1 numara yanıyor! Hemmen CO2 bastılar ama motor yemiş yıldırımı alev almış. Yakıtı kes diye bağırdım, yarbay kesti. Yangın söndü ama parvane takıldı yüksek hatmede kaldı. Feather etmez ki tayyare uçsun. Tayyare başlar sola çekmeye... Tabii bu esnada sola çektikçe bir de banking girer ya..." Bizim gözler faltaşı... "bakarım başka çare yok arkadaş imdat baltasını aldım Ya Allaaaahhh deyip kanat üstü camı kırdığım gibi kanat üstüne çıktım." Baba öyle bir coşmuş ki o yağış ve rüzgarda kanat üstüne gerçekten çıkmış gibi gözler kısılı ve öne doğru eğilmiş vaziyet almıştır : "Kanadın hücum kenarına tutuna tutuna gittim 1 numaranın yanına. Bir baktım yıldırım şerraresini yiyen hatme ayarı çubuğu radyal motorun şafta kaynamış, sanki 2 elektrotla kaynak yapmışsın. Elimdeki imdat baltasıyla vura vura koparttım da hatmeyi evire çevire feather ettim onca can kurtuldu." Eh heimizin suratındaki ifadeyi hayal edin artık... Zorumuzdan kıpkırmızıyız. Gülemiyoruz ve ıkınıp sıkınıyoruz. Dersiniz bir oda dolusu kabız çeken adam... Baba en sonunda durumu anladı da "yaaa sizi nası da kafaya aldım gördünüz müü?" dedi. O gün bu gün hala kafa mı buldu yoksa palavrası anlaşılmasa zaferini mi kutlayacaktı bilmiyorum. Allah durumuna göre uzun ömür versin ya da rahmet etsin. Tatlı adamdı vesselam... İşte internet de böyle. ben de aldığım referanslara güvenip tonla hata yapıyorum. Arkadaşlar (hele İdris Bey ve Akhilleus) beni uyara uyara dillerinde (pardon ellerinde) tüy bitti... Selam ve saygılar Düzenleyen Muratti |
|
Burak Öztan
Üye Kayıt Tarihi: 18/08/2005 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 682 |
Gönderim Zamanı: 29/08/2006 Saat 14:59 |
Orjinalini yazan: Emroglan
Ughhhh... İşe yarasa da çok tavsiye etmem fazla riskli. Her zaman deneme bence, decali kaybetmek daha olası. Kanopi camındaki buğulanma nasıl bir şey? Bozulma mı var camda? Decal konusunda aseton çok sorun olmadı.Dediğin gibi her zaman denememek gerek. Kanopi hem hafif çizik hemde içeriden hafif buğu var.En son müdaheleden sonra biraz daha azaldı gibi. Modeli rafa koydum.Artık yakıt deposunun pylonunu biyerlerden edinene kadar dokunmam buna. :)) |
|
<< Önceki Sayfa 2 |
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |