Herkese gunaydin,

Nazli kizimizin da artik bir yuvasi var. Dun kendisini Tayfun bey severek aldi ve bundan sonra iyi bir ortamda bakilacak. Cok sakin ve sessiz bir kedicik. Ofise girer girmez once bir koseye sindi. Sonra koseleri kokladi. Ona bir kutudan yuva hazirladik. Hemen icine girip uyudu. Kimbilir belkide merak salip ofiste yalniz kaldigi anlarda begendigi maketleri alip yapar ve bize rakip cikar. Kedidir bu hic belli olmaz. Yakinda aramizda Nazli rumuzu ile bir maket ustasi gorurseniz hic sasirmayin.

bu da benim kedi...artık kardeş tabi 9 10 sene birlikte olunca aşırı bağ oluyor...adı Yumoş...

   

bu resimde olduğundan büyük ve korkunçç

Kedinize bir yuva   bulunmasına sevindim. cok üzülmüstüm bende. Maketçi bi kedi daha yetişiyor hadi hayırlısı.

Bende kedi delisiyim.. maketçilik   ve kedi sevgisi arasındaki baglantıyı daha öncede cok tartısmıstık arkadaslarımla. Rock, Maket , Kedi nedir bu denklem

Nazli geldi, yerlesti, hatta bugun kargoya verilmek uzere paket bile yapti, yevmiyesini cikardi

Madem kediler geçiyor, bu da bizim bahçede beslediklerimizden. Eve almıyoruz ama bahçede birkaç tane beslemekteyiz. Bunun adı Orhan. Hiç sevemedik, devamlı kaçıyor, her Allahın günü miyav miyav yemek ver feryat-figan, sonra bir de "phhhhh!" diye fırçamızı yiyoruz, o o da yemeğini yiyor ve tozoluyor!






Burada da; tam yemeğini yerken panjurun arkasından varlığımı hissttiği an!

Eski ofisim sayesinde dünyanın en çeşit kedileriyle tanıştım. Ne yazık ki sadece ikisinin fotoğrafı var

Öncelik bahçemize giren köpek ve küçük çocukları kovalayan, saksağanların tuzağına düşmeyen, saat mevhumu olan ve en fenası kendini insan zanneden çılgın kedi; Şeker ! Kahramanca bahçemizi korurken !

Bu kedinin sahibi bayan, dünyanın en hayvan sever insanı diyebilirim. Ve fakat bu kedi olduğunun farkında olmayan kedi, o bayanı sahiplikten red edip, her sabah evden çıkıp bizim ofise işe gelirdi. Görevi kedi sevmeyen misafirleri geldiğine geleceğine pişman etmek, kedi severleri kendisine güldürmekti. Akşam saat 18 olduğunda ki kendisi dakika şaşırmazdı, en olmadık yerlere saklanır, zavallı kadıncağıza dakikalarca kendini arattırırdı. Yakalandığı zamanda bağıra çağıra, kucakta eve götürülürdü.
Şekerden sonra gelen kedi, herkesin "o ne ya ! Penceredeki sincap mı ?" diye sorduğu Bahadır'dır. Siyah desen siyah değil kahve hiç değil, tüy yumağı kediye benzemeyen bir kediydi. En büyük zevki pencere korkuluklarına tırmanıp inmek ve içeriyi diziklemekti. Maalesef fotoğrafı yok. En çok ona yanarım.
Çeşit sıralamasında 3. sıra Şükran'ın

Kendisi Bahadır'ın kardeşi olup başlıca farklarından birisi kediye benzemesidir. Tırmanma ve dikizleme huyları tamamen aynı. Zaten kendisi yoğun dikizleme faaliyeti esnasında fotoğraflanmıştır Bu kedinin bir diğer tuhaflığı "pıffffffffffffth" sesini ne amaçla çıkartması gerektiğini bilmiyor oluşuydu. Bunu bilmeyen misafirler vatandaşı sevmek istediğinde çıkarttığı "pıffffffth" sesinden çekinip, "Vahşi herhalde" derdi. Halbuki bu şaşkın sevilirken mütemadiyen "pıffffffth" lardı
Bu pencereden beslenmiş onlarca normal kediyi de sevgiyle anıyorum.
Kediler güzeldir, her biri ayrı bir dünya

Çok şirin şeyler yav..negüzel yumak gbi..bende çok severim kedileri..Bahçeli bi evde oturmuştuk yılllar önce birsürü kedim varı.Ne güzel hayvanlardı.

Neeeeee! Birisii kedi mi dedii??? Junior'ım eksik kalır mı hiç? Yumoş, Catalina, Orhan, Şeker, Şükran, Fırfır, Pamuk ve tüm kediler(photoshopla oynanmış kediler hariç) harikalar. akhilleus'un dediği gibi her biri ayrı dünya... Benim Junior'ım da ayrı bir dünya, ya bir zıpla hopla, haraket eden bir şeye pati at değil mi?!Hiç oralı olmuyor, çağırınca geliyor, köpek gibi... İşi gücü göbeğini açsın, ortalarada bağıra bağıra dolaşsın. Ah evet... bir kusuru var... Ya iki dakika sus kardeşim di mi ya "miyavv miyaavv" nereye kadar. Ben evden çıkana kadar, ben nereye gidersem peşimde miyavlayarak. Bir şey istiyor, canı yanıyor sanırsınız; halbuki hadi oturalım sev beni diyor. Her ayağa kalktığımda benle ayağa kalkan bir yaratık bazen zor oluyor ama..




Düzenleyen Oomi

Ben de yalım şimdi gonzales'i gösterir diyordum

dışarıda beslediğimiz bir dişi kedimiz vardı. Kendisi evden bırakılmış. Baya bir besledik. Besledik diyorum çünkü kendisi bir-iki sene önce öldü. Şimdi de onun yavrularına ve dişi yavrunun da yavrularına bakıyoruz. Açıkçası bir de evde alerjik/astım durumlu biri olunca haliyle eve hayvan girmesi de mümkün olmuyor.